Felaket
Köşe yazarımız Salim Yılmaz, orman yangınlarının acı yüzünü kaleme aldı.
31 Temmuz 2021 - 12:28
Kaşla göz arasında üzerimize tırmanıveren karınca var ya; alevler karşısında hiç ama hiç şansı yoktur! Olası bir yangında saniye sürmez, kavrulur..
Kanatlılar? Maalesef, onların da! Genlerine ve güdülerine işlenmiş kaçıp kurtulma refleksleri hiç bir işe yaramaz; önce kanatları tutuşuverir..
Tavşan, sincap? Görece hızlıdırlar da ölüm aleviyle geldiğinde kurtulma şansları yoktur!.
Kaplumbağa zaten kaçamaz, olduğu yerde evine sığınır kurtulmak amacıyla.. Ayacıklarını çeker önce yuvasına, son kez gökyüzüne bakıp başını da. Sırtında taşıdığı evi önce bir fırına dönüşür, çok geçmeden mezarına..
Bir geyik sürüsünde önce muhteşem burunlar hisseder tehlikeyi! Elbette kaçıp kurtulmayı denerler. Alev ve rüzgarın ölüm koalisyonunda şansları yoktur maalesef.. Yavrular ve yaşlılar önce kavrulur; genç ve sağlıklıları çok değil bir iki dakika sonra katılırlar felaket konvoyuna..
Domuz, çakal, sansar, tilki, gelincik!. Haykırırlar, çığlık atarlar. Köknarın, sedirin yanarken çıkardığı korkunç seslere karışır; birlikte düşerler kızgın toprağa!.
Tavuklar, horozlar kümeslerinde; koyun, keçi, inek, öküz, buzağı ağıllarındadır.. Ama yavaş, ama hızlı kaçma şansları yoktur! Sırasıyla sıcak, duman ve alevler tarafından yutulurlar..
Hayvan Barınma Evleri yerleşim yerlerinin dışında kurulurlar. Felaketlere açık coğrafyalardır. İşin kötüsü kafeslerde hapistirler. Şanslı! olanlar dumandan zehirlenerek koparlar yaşamdan. Biraz dayanıklı olanlarının ise alev topları karşısında hiç ama hiç ümitleri yoktur. Yine de pes etmezler, sonuna kadar savaşırlar. Patilerini attıkları tel örgülerin cehennemi ateşi öyle yakıcıdır ki!. O patiler kavrulur önce..
Şahin Akdemir. 25 yaşının canlılığında bakıyor gözleri son çektiği görüntülerde. Marmaris’teki felakette görev yapan canlara motosikletiyle soğuk içme suyu taşırken yazdırdı adını meleklerin arasına. Kanatları var artık O’nun, hem de yanmayacak kanatları..
Vatanımın yetmiş ayrı yeri alevlere teslim; ya yüreklerimiz?
Kavruluyoruz.. Yanıyoruz.. Ölüyoruz..
Beş canımızı yatırırken musallaya; hepimiz ağır yaralıyız..
‘ Maki ‘ diye adlandırdığımız her yere, her santimetrekareye yağmur olup yağasım geliyor!.
Deniz olup alevlerin üzerine saldırasım geliyor!.
Yeryüzü olup buzla kaplanasım geliyor!.
Yapamıyorum hiç birini.. Ağlıyorum, sadece hüngür hüngür ağlıyorum…
Kanatlılar? Maalesef, onların da! Genlerine ve güdülerine işlenmiş kaçıp kurtulma refleksleri hiç bir işe yaramaz; önce kanatları tutuşuverir..
Tavşan, sincap? Görece hızlıdırlar da ölüm aleviyle geldiğinde kurtulma şansları yoktur!.
Kaplumbağa zaten kaçamaz, olduğu yerde evine sığınır kurtulmak amacıyla.. Ayacıklarını çeker önce yuvasına, son kez gökyüzüne bakıp başını da. Sırtında taşıdığı evi önce bir fırına dönüşür, çok geçmeden mezarına..
Bir geyik sürüsünde önce muhteşem burunlar hisseder tehlikeyi! Elbette kaçıp kurtulmayı denerler. Alev ve rüzgarın ölüm koalisyonunda şansları yoktur maalesef.. Yavrular ve yaşlılar önce kavrulur; genç ve sağlıklıları çok değil bir iki dakika sonra katılırlar felaket konvoyuna..
Domuz, çakal, sansar, tilki, gelincik!. Haykırırlar, çığlık atarlar. Köknarın, sedirin yanarken çıkardığı korkunç seslere karışır; birlikte düşerler kızgın toprağa!.
Tavuklar, horozlar kümeslerinde; koyun, keçi, inek, öküz, buzağı ağıllarındadır.. Ama yavaş, ama hızlı kaçma şansları yoktur! Sırasıyla sıcak, duman ve alevler tarafından yutulurlar..
Hayvan Barınma Evleri yerleşim yerlerinin dışında kurulurlar. Felaketlere açık coğrafyalardır. İşin kötüsü kafeslerde hapistirler. Şanslı! olanlar dumandan zehirlenerek koparlar yaşamdan. Biraz dayanıklı olanlarının ise alev topları karşısında hiç ama hiç ümitleri yoktur. Yine de pes etmezler, sonuna kadar savaşırlar. Patilerini attıkları tel örgülerin cehennemi ateşi öyle yakıcıdır ki!. O patiler kavrulur önce..
Şahin Akdemir. 25 yaşının canlılığında bakıyor gözleri son çektiği görüntülerde. Marmaris’teki felakette görev yapan canlara motosikletiyle soğuk içme suyu taşırken yazdırdı adını meleklerin arasına. Kanatları var artık O’nun, hem de yanmayacak kanatları..
Vatanımın yetmiş ayrı yeri alevlere teslim; ya yüreklerimiz?
Kavruluyoruz.. Yanıyoruz.. Ölüyoruz..
Beş canımızı yatırırken musallaya; hepimiz ağır yaralıyız..
‘ Maki ‘ diye adlandırdığımız her yere, her santimetrekareye yağmur olup yağasım geliyor!.
Deniz olup alevlerin üzerine saldırasım geliyor!.
Yeryüzü olup buzla kaplanasım geliyor!.
Yapamıyorum hiç birini.. Ağlıyorum, sadece hüngür hüngür ağlıyorum…
FACEBOOK YORUMLAR