Çocuğun mizacına göre ebeveynlik
Bornova Gündem köşe yazarımız Büşra Arslan Özel, bu haftaki yazısında çocukların özelliklerini, mizaçlarını inceledi. Ailelerin çocuklara yaklaşımları konusunda önemli bilgileri içeren Pazar Yazısı'nda aileler olarak öğreneceğimiz çok şeyler bulacağız.
27 Mart 2022 - 09:31
ÇOCUĞUN MİZACINA GÖRE EBEVEYNLİK
Kelime olarak huy yaradılış anlamını taşıyan mizaç her çocuk için farklılık göstermektedir. Her çocuğun doğuştan getirdiği bir mizaç özelliği vardır ve bu özelliklerin değişmesi genellikle olanaksızdır. Bebeklik dönemindeki mizaçlar genellikle zor ve kolay bebek olarak ifade edilir. Okul döneminde ise kimi çocuk sakin, kimisi hareketli yapıya sahiptir denir. Her çocuk için farklılık söz konusu iken hepsine kalıplaşmış yöntemlerle duygusal kontrol becerisi kazandırmak uygun olmayacaktır. Bu sebeple ebeveyn veyahut eğitimci olarak yapılması gereken öncelikle çocuğun mizacını kavramak ve bunun sonucunda doğru davranış şeklini göstermektir.
Mizaca göre ebeveynlik noktasında çocuğa karşı duyulan sıcak ilgi ve duyarlılık önemli bir boyut taşımaktadır. Sıcak ilgi, anne ve babanın çocuğuna gösterdiği fiziksel temastır. Sarılmak, kucaklamak, öpmek vs. gibi. Duyarlılık ise çocuğu tanımak, çocuğun özelliklerine göre davranışları şekillendirmek, çocuğun fikirlerine saygı duymak ve gerektiğinde kuralları çocuğun mizacına göre değiştirebilmektir. Yapılan çalışmalara göre Türkiye’deki ailelerde sıcak ilginin yüksek olduğu fakat duyarlılığın düşük olduğu saptanmıştır. Yani çocuğu sevip, okşama, sevgi gösterme konusunda iyi lakin çocuğu tanıma ve onu olduğu gibi kabul etme konusunda zayıf olunduğu ortaya çıkmıştır.
Çok çocuklu ailelerde anne ve babanın çocuklara yaklaşım şekilleri farklılık göstermelidir. İki farklı yapıya sahip çocuğu aynı yöntemle desteklemek doğru olmayacaktır. Örneğin, içine kapanık ve sosyalliği düşük bir çocuğa topluluk önünde tek başına yapacağı bir etkinlik verildiğinde bu olumsuz etki yaratacaktır. Tam tersi dışadönük bir çocuğu baskılayıp arka planda tutmakta aynı etkiyi gösterecektir. Bununla birlikte endişeli yapıya sahip olan bir çocuk ile ebeveynin beklentileri eş değer olmalıdır. Bu mizaç yapısına sahip olan ebeveyn çocuğuna karşı zorlayıcı olmayan ve cesaretlendiren tutum sergilediğinde olumlu sonuçlar alacaktır. Tam tersi daha enerjik ve girişken bir mizacı olan diğer çocuğun ise günlük hayatta büyük tepkiler vererek duygularını gösteriyor ve öfkesini de yoğun bir şekilde ifade ediyorsa, karşısındaki ebeveyninin de aynı şekilde büyük bir öfkesiyle karşılaştığı zaman bu durum ebeveyn-çocuk etkileşiminde bir sekteye yol açacaktır. Bu davranış yerine ebeveyn kendi dürtüsel tarafını kontrol altında tutarak çocuğa öfkeli duygularını ifade edebilmesi için kelimeler kullanmasını ve bu duyguları düzenlemesine yardımcı olmalıdır. Önemli olan çocuğun hangi mizaç “tipine” girdiği değil ebeveynin hem kendi mizacı, hem de çocuğun mizaç özelliklerini dikkate alarak, beklentilerini, tutumlarını ve yaklaşımlarını bu bağlamda şekillendirmektir.
Psikolojik Danışman Büşra Arslan ÖZEL
Kelime olarak huy yaradılış anlamını taşıyan mizaç her çocuk için farklılık göstermektedir. Her çocuğun doğuştan getirdiği bir mizaç özelliği vardır ve bu özelliklerin değişmesi genellikle olanaksızdır. Bebeklik dönemindeki mizaçlar genellikle zor ve kolay bebek olarak ifade edilir. Okul döneminde ise kimi çocuk sakin, kimisi hareketli yapıya sahiptir denir. Her çocuk için farklılık söz konusu iken hepsine kalıplaşmış yöntemlerle duygusal kontrol becerisi kazandırmak uygun olmayacaktır. Bu sebeple ebeveyn veyahut eğitimci olarak yapılması gereken öncelikle çocuğun mizacını kavramak ve bunun sonucunda doğru davranış şeklini göstermektir.
Mizaca göre ebeveynlik noktasında çocuğa karşı duyulan sıcak ilgi ve duyarlılık önemli bir boyut taşımaktadır. Sıcak ilgi, anne ve babanın çocuğuna gösterdiği fiziksel temastır. Sarılmak, kucaklamak, öpmek vs. gibi. Duyarlılık ise çocuğu tanımak, çocuğun özelliklerine göre davranışları şekillendirmek, çocuğun fikirlerine saygı duymak ve gerektiğinde kuralları çocuğun mizacına göre değiştirebilmektir. Yapılan çalışmalara göre Türkiye’deki ailelerde sıcak ilginin yüksek olduğu fakat duyarlılığın düşük olduğu saptanmıştır. Yani çocuğu sevip, okşama, sevgi gösterme konusunda iyi lakin çocuğu tanıma ve onu olduğu gibi kabul etme konusunda zayıf olunduğu ortaya çıkmıştır.
Çok çocuklu ailelerde anne ve babanın çocuklara yaklaşım şekilleri farklılık göstermelidir. İki farklı yapıya sahip çocuğu aynı yöntemle desteklemek doğru olmayacaktır. Örneğin, içine kapanık ve sosyalliği düşük bir çocuğa topluluk önünde tek başına yapacağı bir etkinlik verildiğinde bu olumsuz etki yaratacaktır. Tam tersi dışadönük bir çocuğu baskılayıp arka planda tutmakta aynı etkiyi gösterecektir. Bununla birlikte endişeli yapıya sahip olan bir çocuk ile ebeveynin beklentileri eş değer olmalıdır. Bu mizaç yapısına sahip olan ebeveyn çocuğuna karşı zorlayıcı olmayan ve cesaretlendiren tutum sergilediğinde olumlu sonuçlar alacaktır. Tam tersi daha enerjik ve girişken bir mizacı olan diğer çocuğun ise günlük hayatta büyük tepkiler vererek duygularını gösteriyor ve öfkesini de yoğun bir şekilde ifade ediyorsa, karşısındaki ebeveyninin de aynı şekilde büyük bir öfkesiyle karşılaştığı zaman bu durum ebeveyn-çocuk etkileşiminde bir sekteye yol açacaktır. Bu davranış yerine ebeveyn kendi dürtüsel tarafını kontrol altında tutarak çocuğa öfkeli duygularını ifade edebilmesi için kelimeler kullanmasını ve bu duyguları düzenlemesine yardımcı olmalıdır. Önemli olan çocuğun hangi mizaç “tipine” girdiği değil ebeveynin hem kendi mizacı, hem de çocuğun mizaç özelliklerini dikkate alarak, beklentilerini, tutumlarını ve yaklaşımlarını bu bağlamda şekillendirmektir.
Psikolojik Danışman Büşra Arslan ÖZEL
FACEBOOK YORUMLAR