Bornova Gündem yazar ailesi büyüyor
Bornova'nın her alanda nabzını tutan Bornova Gündem köşe yazarları ailesine yeni bir isim daha eklendi. Yaptığı Yeşilova kazıları ile İzmir'in bilinen tarihini 5 bin yıldan 8500 yıla çıkaran Yeşilova ve Yassıtepe höyükleri kazı heyeti başkanı Doç. Dr. Zafer Derin, yazıları ile Bornova Gündem ailesine katıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın verdiği kazı izniyle Ege Üniversitesi adına İzmir Büyükşehir ve Bornova Belediyelerinin desteğiyle kazıları yürüten heyetin başkanı Doç. Dr. Zafer Derin, ilk yazısında İzmir'in kültürel değeri Yeşilova kazılarını anlattı. İzmir'in en eski yaşam alanının, kent tarihinin anlatıldığı bu güzel, keyifli bir yazı ile bilgi dağarcığımız gelişecek.
07 Mart 2022 - 09:22
İzmir'in Kültürel Değeri, Yeşilova Höyüğü
Kentler, çoğunlukla sosyal ve politik egemenlik biçimlerinin etkili bir biçimde yansıdığı güçlü ya da zayıf, sistemli ya da dağınık tarihi bir belleğe sahip toplumsal organizmalardır. Bu bağlamda birçok kentimiz, Anadolu’nun insanlığın en eski toplum yerleşimlerinden bir bölümüne ev sahipliği yapmış olmasının sonucu olarak antik dönemden daha öncelere uzanan bir geçmişe sahiptir. Kentlerin içindeki ve çevresindeki birçok yerleşim kentin kültür tarihinin birer parçasını oluşturur. Kentler sahip oldukları kültürel varlıkları sayesinde Anadolu’nun binlerce yıllık geçmişi içinde yerlerini alırlar. Kentin kültür tarihinde yerini alan her yerleşim ya da kalıntı, kendinden önceki yaratılan kültürün üzerine kurulur ve yerleşimcilerin nitelikleri doğrultusunda onlardan farklılaşır ve gelişir. Bu bağlamda kentler özellikle merkezlerindeki kültür varlıkları ile özdeşleşerek geçmişin tarih kimliğine sahip olurlar.
İzmir’in Kültür Tarihi, yerleşik yaşamla birlikte Neolitik Dönem adı verilen diğer bir deyimle cilalı taş devrinde başlamıştır. Bir kısmı yüzey araştırmaları ile tespit edilen ve önemli bir kısmı toprak altında keşfedilmeyi bekleyen ya da hızlı kentleşmenin etkisiyle tahrip olarak yok edilen zengin geçmişi ile İzmir, Anadolu’nun batıya açılan kültür alanıdır. Günümüzden 8-9 bin yıl önce kentin içinde Bornova Ovası’nda Yeşilova, Yassıtepe ve İpeklikuyu Höyük gibi birçok köy tipi yerleşim kurulmuştur. Adları geçen ve kazılar yapılan bu yerleşim alanları dışında özellikle kentin merkezinin çevresinde onlarca kazılmamış yerleşim bulunmaktadır.
Deniz seviyesinin günümüzden 20-30 m. daha aşağı seviyede olduğu, ulaşım için hayvan gibi taşıyıcı bir aracın kullanılmadığı bu dönem içinde şaşırtıcı bir kültürel süreç tespit edilmiştir. Günümüzde olduğu gibi 8500 yıl öncesinde de, İzmir’in farklı alanlarında insan topluluklarının yaşam biçimi değişim gösterebilmektedir. Bu durum özellikle Anadolu’nun farklı bölgelerinden gelip yerleşen gruplarla ve toplulukların yerleştiği coğrafya birbirleriyle doğrudan bağlantılıdır. Örneğin İzmir’in merkezi, batıdan denize doğru açılırken; doğu, kuzey ve güneyden tepelerle çevrili çanak şeklinde bir coğrafi yapıya sahiptir. Bu nedenle doğudan gelen soğuk ve yağışlı havayı engelleyen Belkahve bariyeri sayesinde, toplulukların kent içinde daha yumuşak iklim koşullarında farklı bir yaşam geliştirdikleri bilinmektedir. Kentin içinde Yeşilova Höyüğü ve Yassıtepe Höyüğü Egeli gelenekleri ile İzmir’in ilk yerleşim alanının oluştururken, Belkahve’nin doğusunda Nemrut, Yenmiş ve Ulucak gibi yerleşimler Anadolulu özellikleri ile daha çok ön plana çıkmaktadır.
Kültür varlıkları ve kentin tarihi geçmişi açısında Yeşilova Höyüğü; kent merkezinde, ‘İzmir’in Tarih öncesi Yerleşim Alanı’ içinde yer alan bilinen en eski yerleşim alanıdır. Yeşilova Höyüğü’nde ilk yerleşimin; günümüzden en az 8500 yıl önce Cilalı Taş Dönemi başında başlamış olduğu ve bu alanda Neolitik Dönem’den Roma Dönemi’ne kadar birçok kültürün yaşadığı anlaşılmıştır
Yeşilova Höyüğü’nde topluluklar, Kıyı Ege Neolitik kültürüne özgü birbirinden ayrı inşa edilen, ağaç direklerle desteklenen, saz örtülü kırma çatılı, dolgu çamur duvarlara sahip yapılarda yaşamışlardır. Bulgular burada yaşayanların düzenli bir yerleşip planına sahip organize olan bir toplum olduğunu ortaya koymuştur. Höyük’de ele geçen ondan fazla mühür bu organizasyonun birer kanıtı olarak görülebilir. Kırmızı renkli çanak çömleğini üreten, yakın çevreden getirdiği çakmaktaşını ve andaziti işleyerek alete dönüştüren bu toplum, ölülerini evlerinin tabanları altına gömmeyerek inanç bakımından Anadolu’nun iç kesiminden farklı bir yapıdadır.
Yeşilova’da kırma çatılı birbirinden ayrı evlerde yaşayan toplulukların, çipura, vatoz gibi deniz hayvanlarını avlamadan, midye gibi ürünleri toplamaya kadar birçok faaliyet içinde denize dönük yaşamışlardır. Yerleşmeler/ bölgeler arasında anatanrıça, boğa, ayı ve panter gibi kimi ortak sembolik öğeler de rastlanır. Kendilerinden 3-4 bin yıl önce Güney Doğu Anadolu’da yaşayanların Göbeklitepe taşları üzerine işledikleri gibi belki de Şamanist inançların gereği yabanıl yaşamın kutsal dili, yazıları olmayan bu toplumda simgesel bir dilin gelişmesine neden olmuştur.
Yeşilova Höyüğü’nde ele geçen binlerce buluntu her yıl kent kültür tarihine yeni katkılar sunarken, bunların özellikleri aynı zamanda toplum ve bilim dünyasıyla da paylaşılmaktadır. Zira arkeolojik miras alanlarındaki koruma ve sunum yaklaşımlarındaki değişim, arkeoloji biliminin de kapsamının artık yalnızca materyali açığa çıkarma değil, materyali var eden süreçleri inceleme ve yorumlama üzerine genişlemesiyle paralellik göstermektedir.
Yassıtepe ile birlikte Unesco Tarihi miras listesine aday gösterilen Yeşilova Höyüğü için; 8500 yıllık İzmir kent kültür tarihinin başlangıcını temsil etmesi nedeniyle, bu miras alanının toplum tarafından fark edilebilirliğini sağlamak öncelikli hedef olmuştur. Bu bağlamda; Yeşilova Höyüğü için İzmir Büyükşehir ve Bornova Belediyesi desteğiyle 2008 yılında; toplumun arkeolojik miras alanına dair farkındalığını sağlamak, bilim-eğitim-turizm işlevine sahip bir miras alanı yaratmak amacıyla ilk çalışmalara başlanmıştır.
Yeşilova Höyüğü kazı alanının yanında yer alan ve bir mimari yarışma projesi ile ortaya çıkan ve Bornova Belediyesi tarafından inşa ettirilen “Yeşilova Höyüğü Ziyaretçi Merkezi”; aktif kazı alanı, sergi salonlarının yer aldığı müze bölümü, laboratuvar, restorasyon çalışmalarının gerçekleştirildiği kazı evi, çocuklar için oluşturulmuş arkeoloji parkı ve ‘zaman yolculuğu’ çalışmasının gerçekleştirildiği Neolitik köyden oluşmaktadır. Arkeolojik çalışmalar ve turizm için Türkiye’deki ilk örnektir Kent içi arkeolojik alan olarak Yeşilova Höyüğü’nde gerçekleştirilen çalışmalarda temel hedef; kazıların bilgisinin topluma eğitim aracılığıyla sunulması ve bu birlikteliğin sonucunda alanın kent turizmine katkı sağlamasıdır. Ziyaretçi merkezinde bu bağlamda; kentin tarihöncesi yerleşimini ve arkeolojik alanda ortaya çıkan bulguları topluma aktif bir sunum yöntemiyle aktarmak hedeflenmiştir
Gerçekleştirilen çalışmalarla topluma; Yeşilova Höyüğü’nün kent kültür tarihi için önemini ve arkeolojik miras alanı olarak kent kimliğindeki yerini anlatarak; kendi kültürlerinin izlerini keşfetmeleri hedeflenmektedir
Hizmete başladığı 2014 yılından itibaren başta “Arkeoparklar” dalında olmak üzere birçok ödül alan “Bornova Belediyesi Yeşilova Höyüğü Ziyaretçi Merkezi”, Türkiye’nin halen kırmızı bayrağa sahip tek engelsiz arkeolojik alanıdır. Tüm yıl boyunca kullanılmış bir pil karşılığında arkeologların rehberliğinde gezilebilen merkez, haftanın altı günü açık kalarak: Yeşilova Höyüğü’nde çıkan bulguları tanıtıp kültür ve bilime ışık tutmaya, geçmiş ile gelecek arasında köprü olmaya devam edecektir. Kültür ve Turizm Bakanlığı – Ege Üniversitesi adına 2005 yılından bu yana devam eden Yeşilova Höyüğü kazıları ve Ziyaretçi Merkezi, Bornova için en büyük prestijli proje olama özelliğini sürdürmektedir.
Yeşilova Höyüğü Kazı Başkanı
Doç.Dr.Zafer DERİN
Kentler, çoğunlukla sosyal ve politik egemenlik biçimlerinin etkili bir biçimde yansıdığı güçlü ya da zayıf, sistemli ya da dağınık tarihi bir belleğe sahip toplumsal organizmalardır. Bu bağlamda birçok kentimiz, Anadolu’nun insanlığın en eski toplum yerleşimlerinden bir bölümüne ev sahipliği yapmış olmasının sonucu olarak antik dönemden daha öncelere uzanan bir geçmişe sahiptir. Kentlerin içindeki ve çevresindeki birçok yerleşim kentin kültür tarihinin birer parçasını oluşturur. Kentler sahip oldukları kültürel varlıkları sayesinde Anadolu’nun binlerce yıllık geçmişi içinde yerlerini alırlar. Kentin kültür tarihinde yerini alan her yerleşim ya da kalıntı, kendinden önceki yaratılan kültürün üzerine kurulur ve yerleşimcilerin nitelikleri doğrultusunda onlardan farklılaşır ve gelişir. Bu bağlamda kentler özellikle merkezlerindeki kültür varlıkları ile özdeşleşerek geçmişin tarih kimliğine sahip olurlar.
İzmir’in Kültür Tarihi, yerleşik yaşamla birlikte Neolitik Dönem adı verilen diğer bir deyimle cilalı taş devrinde başlamıştır. Bir kısmı yüzey araştırmaları ile tespit edilen ve önemli bir kısmı toprak altında keşfedilmeyi bekleyen ya da hızlı kentleşmenin etkisiyle tahrip olarak yok edilen zengin geçmişi ile İzmir, Anadolu’nun batıya açılan kültür alanıdır. Günümüzden 8-9 bin yıl önce kentin içinde Bornova Ovası’nda Yeşilova, Yassıtepe ve İpeklikuyu Höyük gibi birçok köy tipi yerleşim kurulmuştur. Adları geçen ve kazılar yapılan bu yerleşim alanları dışında özellikle kentin merkezinin çevresinde onlarca kazılmamış yerleşim bulunmaktadır.
Deniz seviyesinin günümüzden 20-30 m. daha aşağı seviyede olduğu, ulaşım için hayvan gibi taşıyıcı bir aracın kullanılmadığı bu dönem içinde şaşırtıcı bir kültürel süreç tespit edilmiştir. Günümüzde olduğu gibi 8500 yıl öncesinde de, İzmir’in farklı alanlarında insan topluluklarının yaşam biçimi değişim gösterebilmektedir. Bu durum özellikle Anadolu’nun farklı bölgelerinden gelip yerleşen gruplarla ve toplulukların yerleştiği coğrafya birbirleriyle doğrudan bağlantılıdır. Örneğin İzmir’in merkezi, batıdan denize doğru açılırken; doğu, kuzey ve güneyden tepelerle çevrili çanak şeklinde bir coğrafi yapıya sahiptir. Bu nedenle doğudan gelen soğuk ve yağışlı havayı engelleyen Belkahve bariyeri sayesinde, toplulukların kent içinde daha yumuşak iklim koşullarında farklı bir yaşam geliştirdikleri bilinmektedir. Kentin içinde Yeşilova Höyüğü ve Yassıtepe Höyüğü Egeli gelenekleri ile İzmir’in ilk yerleşim alanının oluştururken, Belkahve’nin doğusunda Nemrut, Yenmiş ve Ulucak gibi yerleşimler Anadolulu özellikleri ile daha çok ön plana çıkmaktadır.
Kültür varlıkları ve kentin tarihi geçmişi açısında Yeşilova Höyüğü; kent merkezinde, ‘İzmir’in Tarih öncesi Yerleşim Alanı’ içinde yer alan bilinen en eski yerleşim alanıdır. Yeşilova Höyüğü’nde ilk yerleşimin; günümüzden en az 8500 yıl önce Cilalı Taş Dönemi başında başlamış olduğu ve bu alanda Neolitik Dönem’den Roma Dönemi’ne kadar birçok kültürün yaşadığı anlaşılmıştır
Yeşilova Höyüğü’nde topluluklar, Kıyı Ege Neolitik kültürüne özgü birbirinden ayrı inşa edilen, ağaç direklerle desteklenen, saz örtülü kırma çatılı, dolgu çamur duvarlara sahip yapılarda yaşamışlardır. Bulgular burada yaşayanların düzenli bir yerleşip planına sahip organize olan bir toplum olduğunu ortaya koymuştur. Höyük’de ele geçen ondan fazla mühür bu organizasyonun birer kanıtı olarak görülebilir. Kırmızı renkli çanak çömleğini üreten, yakın çevreden getirdiği çakmaktaşını ve andaziti işleyerek alete dönüştüren bu toplum, ölülerini evlerinin tabanları altına gömmeyerek inanç bakımından Anadolu’nun iç kesiminden farklı bir yapıdadır.
Yeşilova’da kırma çatılı birbirinden ayrı evlerde yaşayan toplulukların, çipura, vatoz gibi deniz hayvanlarını avlamadan, midye gibi ürünleri toplamaya kadar birçok faaliyet içinde denize dönük yaşamışlardır. Yerleşmeler/ bölgeler arasında anatanrıça, boğa, ayı ve panter gibi kimi ortak sembolik öğeler de rastlanır. Kendilerinden 3-4 bin yıl önce Güney Doğu Anadolu’da yaşayanların Göbeklitepe taşları üzerine işledikleri gibi belki de Şamanist inançların gereği yabanıl yaşamın kutsal dili, yazıları olmayan bu toplumda simgesel bir dilin gelişmesine neden olmuştur.
Yeşilova Höyüğü’nde ele geçen binlerce buluntu her yıl kent kültür tarihine yeni katkılar sunarken, bunların özellikleri aynı zamanda toplum ve bilim dünyasıyla da paylaşılmaktadır. Zira arkeolojik miras alanlarındaki koruma ve sunum yaklaşımlarındaki değişim, arkeoloji biliminin de kapsamının artık yalnızca materyali açığa çıkarma değil, materyali var eden süreçleri inceleme ve yorumlama üzerine genişlemesiyle paralellik göstermektedir.
Yassıtepe ile birlikte Unesco Tarihi miras listesine aday gösterilen Yeşilova Höyüğü için; 8500 yıllık İzmir kent kültür tarihinin başlangıcını temsil etmesi nedeniyle, bu miras alanının toplum tarafından fark edilebilirliğini sağlamak öncelikli hedef olmuştur. Bu bağlamda; Yeşilova Höyüğü için İzmir Büyükşehir ve Bornova Belediyesi desteğiyle 2008 yılında; toplumun arkeolojik miras alanına dair farkındalığını sağlamak, bilim-eğitim-turizm işlevine sahip bir miras alanı yaratmak amacıyla ilk çalışmalara başlanmıştır.
Yeşilova Höyüğü kazı alanının yanında yer alan ve bir mimari yarışma projesi ile ortaya çıkan ve Bornova Belediyesi tarafından inşa ettirilen “Yeşilova Höyüğü Ziyaretçi Merkezi”; aktif kazı alanı, sergi salonlarının yer aldığı müze bölümü, laboratuvar, restorasyon çalışmalarının gerçekleştirildiği kazı evi, çocuklar için oluşturulmuş arkeoloji parkı ve ‘zaman yolculuğu’ çalışmasının gerçekleştirildiği Neolitik köyden oluşmaktadır. Arkeolojik çalışmalar ve turizm için Türkiye’deki ilk örnektir Kent içi arkeolojik alan olarak Yeşilova Höyüğü’nde gerçekleştirilen çalışmalarda temel hedef; kazıların bilgisinin topluma eğitim aracılığıyla sunulması ve bu birlikteliğin sonucunda alanın kent turizmine katkı sağlamasıdır. Ziyaretçi merkezinde bu bağlamda; kentin tarihöncesi yerleşimini ve arkeolojik alanda ortaya çıkan bulguları topluma aktif bir sunum yöntemiyle aktarmak hedeflenmiştir
Gerçekleştirilen çalışmalarla topluma; Yeşilova Höyüğü’nün kent kültür tarihi için önemini ve arkeolojik miras alanı olarak kent kimliğindeki yerini anlatarak; kendi kültürlerinin izlerini keşfetmeleri hedeflenmektedir
Hizmete başladığı 2014 yılından itibaren başta “Arkeoparklar” dalında olmak üzere birçok ödül alan “Bornova Belediyesi Yeşilova Höyüğü Ziyaretçi Merkezi”, Türkiye’nin halen kırmızı bayrağa sahip tek engelsiz arkeolojik alanıdır. Tüm yıl boyunca kullanılmış bir pil karşılığında arkeologların rehberliğinde gezilebilen merkez, haftanın altı günü açık kalarak: Yeşilova Höyüğü’nde çıkan bulguları tanıtıp kültür ve bilime ışık tutmaya, geçmiş ile gelecek arasında köprü olmaya devam edecektir. Kültür ve Turizm Bakanlığı – Ege Üniversitesi adına 2005 yılından bu yana devam eden Yeşilova Höyüğü kazıları ve Ziyaretçi Merkezi, Bornova için en büyük prestijli proje olama özelliğini sürdürmektedir.
Yeşilova Höyüğü Kazı Başkanı
Doç.Dr.Zafer DERİN
FACEBOOK YORUMLAR