KENDİMİ KAYBETTİM, HÜKÜMSÜZDÜR
KENDİMİ KAYBETTİM, HÜKÜMSÜZDÜR
1984 yılının Ekim ayı.. Hani ''Dün gibi'' derler ya; tam da öyle işte.. O yılın Ekim ayını başından sonuna dek hatırlıyorum, hiç unutmadım!. Üniversite öğrenimim için merhum babamın borç bulduğu yirmibin lirayla İstanbul'a doğru yola koyuldum. Sınıf arkadaşıma ailesi yüzbin lira vermişti..
İki gece İzmir'den vefalı bir komşumuzun annesinin evinde geceledik.. Her gün kredi ve yurtlar müdürlüğüne gidiyoruz. Öğrenim kredisini yatırdığımdan sınırlı param sınırların dışında! Yürüyoruz sürekli Beyazıt'ta, Cağaloğlu'nda, Aksaray!da; kalacak yer arıyoruz. Üçüncü gün yük olduğumuzu hissedip ayrıldık yakınımızın evinden. Bir gece özel bir yurtta, bir gece okulda tanıştığımız ve halimize acıyan bir ağabeyin evinde, bir gece de parkta geceledik.. Parkta gecelediğimiz günün sabahında ( evimizde telefon yok ) kulübeden İzmir'deki komşumuzu arayınca babamın kalp krizi geçirdiği haberini alıp pes ettim, kaydımı dondurdum..
Aradan geçen 37 koca yıldan sonra barınacak yer bulamayan üniversite öğrencilerini görünce haber bültenlerinde kahroluyorum.. Adeta eksiliyorum!.
Tek maaşın girdiği bir evde büyüdüm.. Gerek tel dolabımızda, gerek mutfak bankosunun üzerinde yılın en az altı ayı domates olurdu.. Kuru ekmeğe katık konusunda favorim hala domatestir, yaz ürünüdür.. Heyhat; sıcak yaz mevsimi boyunca altı liradan aşağıya düşmedi mübareğin fiyatı!. Birileri ''Şahlangeç'' misali şahlanırken bendeniz eriyorum..
İzmir'in Umurbey Mahallesi'nde doğup büyüdüm; nam-ı diğer Darağacı.. Tepecik Pazarı'na anamla yaklaşık beş kilometre yürüyüp canlı tavuk alırdık. Beş kilometre de geri yürüyüp eve dönünce; kesilmesi, yolunması, iki hatta üç yemeğe dönüşmesi de anacığımın göreviydi.. Eziyetini saymazsanız en ucuz protein kaynağıydı!. Şimdilerde endüstrileşti. Bolca kemiğiyle ''Çorbalık'' adı altında kilosunu onbeş liraya satıyorlar! Kahroluyorum, eriyorum, kayboluyorum..
Haftada en az bir kez balık yediğimizi hatırlıyorum.. Büyük balık ya da küçük balık! Büyüğünün Çipura küçüğününse sardalya olduğunu yıllar sonra öğrendim. Mahallemizin balıkçısı Ahmet Amca ne getirdiyse işte!. Geçen hafta sardalyanın kilosuna 30 lira verdim.. 5 kişilik bir aileyi düşünüyorum da içim cız ediyor!. Biraz daha kayboluyorum..
Babam hayvanları çok severdi. Hep kedimiz olurdu evimizde. Minnoş'u hatırlıyorum. Kilometrecelerce yürüyüp Kapılar'dan ciğer alıp yedirirdik. ''Manca'' derdi rahmetli; ''Yesin benim canım oğlum'' derdi.. O ciğeri 80 liraya satıyorlar bu aralar dostlar!.
Oof of.. Bursa'nın İnegöl ilçesinde ekiple kayıp olan ve kendini arayan vatandaşı hatırlarsınız!. Gülmüştük ya!.
2021 yılının yine bir Ekim ayında bendeniz de kaybettim kendimi.. Ama bulunacağımı falan hiç zannetmiyorum!.
Sevgili editörüme portalda yayımlanmak üzere bu yazıyla birlikte kayıp ilanı da vereceğim.
Kendimi Kaybettim, Hükümsüzdür…