İRONİ
İRONİ
1919 yılının Mayıs başları ..
Libya, Kafkasya, Çanakkale, Suriye ve Filistin cephelerinde çarpışan Mustafa Kemal çok sevdiği İstanbul’da.. Pera Palas’a yerleşmiş, gününü gün etmekte..
İstanbul’un başka yerlerinde bambaşka hareketler var, bambaşka hikayeler var ama!. Gazeteci Ali Kemal örneğin, tehlikeyi haber almış bas bas yazıyor; ‘ Vatan Elden Gidiyor!. ‘ diye..
Payitahtın düşman çizmesi altında ezilmeye başladığı tarih olan 13 Kasım 1918’den beri tek yaptığı iş gelen çok daha büyük tehlikeleri gazetesindeki köşesinden ahaliye duyurmaya çalışmak!.
Anadolu’ya geçmek gerekir diyor! Düşmana karşı durmak gerekir diyor! Belki son bir cüretle Anadolu’dan filizlenecek bir milli hareketi oluşturma peşinde! Diyor da diyor! Yazıyor da yazıyor! Çırpınıyor da çırpınıyor!.
Meclis-i Mebusan, kurulduğu 23 Aralık 1876 tarihinden bu yana en hararetli oturumlara sahne olmakta! Olağanüstü şartlarda yeni bir seçim yapılması gündeme geliyor! Padişah, her vilayetten vatanseverleri göreve çağırıyor!
Şeyhülislam Mustafa Sabri.. Aylardır Sultanahmet Meydanı’nda yatıp kalkmakta!. Önüne geleni ingilizlere karşı silahlanıp direnişe geçmeye çalışmakta!. En büyük yardımcıları Laz İsmail, Çopur Hilmi, Gürcü Yusuf ve Edip Beyler..
15 Mayıs 1919..
Avrupa’nın bir baltaya sap olamamış Helen artığı şımarık Yunan şaak diye İzmir’e giriyor! Mustafa Necati, Hasan Tahsin gibi bedhahlar ellerinde karanfiller ‘ tebrik ‘ için işgal ordusu kumandanını beklemekteler! Tam ‘ Hoşgeldiniz ‘ diyecekleri vakit sarıklı bir medrese talebesi ta ta ta taa diye at üzerindeki bayraktarı mıhlıyor! Çarşı karışıyor haliyle..
Vatanın çeşitli köşelerinde direniş örgütleri kuruluyor pıtrak gibi. Damat Ferit Paşa, faaliyetleri organize etmek amacıyla müthiş bir telgraf ağı oluşturuyor! Bulduğu sapan dahil her silahı Anadolu’ya, direnişçilere ulaştırabilmek için günlerce uyumadığı oluyor! Yine de uzaktan olmuyor işte bu işler! Zat-ı Şahanelerine ‘ Anadolu’ya geçmek elzem hale gelmiştir ‘ telkininde bulunuyor! Zat-ı Şahaneleri de fırsat kollamakta zaten!.
Tam da o sıralarda Karadeniz yöresi karışıyor. İngiliz işgal kuvvetleri kumandanı son derece nazik bir üslup kullanmak suretiyle; yörede asayişin sağlanması konusunda, bir tek Pontus rumunun bile ayağının taşa takılmaması ricasında bulunuyor!
Bingo!!.
Bandırma Vapuru hazırlanıyor! Bizzat Damat Ferit Paşa görevlendiriliyor! Kurtuluş planlarını çoktan yapmış olan ama; ser verip sır vermemesiyle meşhur sadrazamdan elbet şüphelenmiyor İngiliz işgal kuvvetleri kumandanı! Heyhaat! Bir iki ay sonra anladıklarında başlarına çorap örüldüğünü; çok ama çook geç olacaktır!.
15 Mayıs 1919’da Sarayburnu’ndan demir alan Bandırma Vapuru’nun küpeştesinde görüyoruz onu!. Eli her daim şakağında, gözleri bulutların ötesindeki güneşi gören mübarek yüzüyle..
Vatansever gazeteci Ali Kemal bu meyanda boş duruyor diye düşünenlere az sonraki cümlelerim ‘ Şırraaakkkk ‘ etkisi yaratacaktır! Şöyle ki!.
Vapurun küpeştesinde Payitahtı seyreyleyen bir çift değil iki çift göz vardır! İşte o ikinci çift göz Ali Kemal’in gözleridir! İman dolu göğsüyle bir olmuş çakmak çakmak yanmaktadır! Ali Kemal de Bandırma Vapuru’nun kahraman mangasının bir azasıdır!
19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarlar. Zaman kaybetmeden pontus rumlarının gazını alıp Havza’ya geçerler! Film var ya film; asıl şimdi başlamaktadır!.
Şeyh Sait ve Seyit Rıza’yla irtibat kurarlar!
Şeyh Sait Sivas Kongresini, Seyit Rıza Erzurum Kongresini tertip eder!
Bu kongrelerde Payitahttan gelen destekle yeni bir meclis oluşturulması ve bu meclisin Ankara’da toplanması lazım geldiği karara bağlanır!.
Ayrıca.. Bu iki muhterem zat; kendilerine bağlı güçlerle ve derin bağlarla bağlı olduğumuz arap dünyasından temin ettikleri olanaklarla İzmir üzerine saldırıya geçeceklerdir!. İlk hedef Akdeniz’dir!.
Sıkıldınız mı?
Sıkılmayın sıkılmayın..
Ulu Önder Atatürk, Samsun’a çıkışıyla başlayan süreci tüm açıklığıyla Nutuk’ta kaleme almış zaten. Bize düşen evlatlarımıza okutmak sadece..
Bitirirken..
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun..
SEVİNİN ÇOCUKLAR
ÖVÜNÜN BÜYÜKLER
23 NİSAN KUTLU OLSUN…