Yazarımız Reyhan Koç'un Kaleminden Turizm
"Covid-19 salgının tüm dünyaya yayılması sonrasında birçok alanda çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmış bulunuyoruz. Ekonomik dalgalanmalar yaşandığında, durumdan en çabuk etkilenen sektörlerin başında turizm gelmektedir."
“Bu yazı turizm sektöründe yaşanan ve yaşanması öngörülen değişimler üzerine çeşitli fikirleri içermektedir.
Covid-19 salgının tüm dünyaya yayılması sonrasında birçok alanda çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalmış bulunuyoruz. Ekonomik dalgalanmalar yaşandığında, durumdan en çabuk etkilenen sektörlerin başında turizm gelmektedir.
Turizm, Türkiye gibi birçok ülkede toplam gelir içinde payı büyük olan sektörlerin başında gelmektedir. Herhangi bir salgın hastalık, terör, doğal afetler ya da bölgesel güvenliği tehdit eden savaş gibi durumlarda turizm şartlara göre zorluk yaşayan sektörlerden biri olmaktadır. Aralık ayının sonlarına doğru Çin’in Vuhan kentinde başlayan ve bir süre sonra neredeyse tüm ülkelere bulaşan Covid-19 virüsü birçok ülkede hayatın bir süre durmasına yol açmış, ekonomik faaliyetler ve sosyal yaşam sekteye uğramıştır. Üstelik normalleşme adımları atılsa da Covid-19’un henüz tam bir çaresi bulunamamıştır. Salgın ile yaşanan dalgalanmanın etkisi hayatın gerek sosyal gerek ekonomik birçok alanında hissedilmeye devam etmektedir. Salgının etkilerinin yarattığı gerginlik turizm sektöründe de kendini fazlasıyla hissettirmektedir..
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO) 2019 yılı verilerine göre
dünyada yaklaşık 1,5 milyar kişi turizm hareketlerine katılmıştır. Ocak ayından itibaren uluslararası seyahat kısıtlamalarının neticesinde Dünya Turizm Örgütü turist varışlarının %20- %30 oranında azalacağını öngörmektedir.
Salgının önüne geçilemediği, çeşitli önlemler ile etkilerinin hafifletilmeye çalışıldığı bir dönemden geçiyoruz. En önemli baş etme yöntemlerimizden biri ise sosyal mesafenin sağlanması. Bu kapsamda gerek sokağa çıkma kısıtlamaları gerek ülkeler arası seyahatin yasaklanması gibi yöntemlere başvuruldu. Kamusal alanda insanların biraraya geldiği birçok mekan uzun süre kapalı tutuldu. 1 Haziran itibariyle denetimli bir şekilde mekanlar yeniden açılıyor.
Konaklama, yeme-içme tesisleri, tur ve transfer araçları ile ilgili olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde hazırlanan tedbirlerin Güvenli Turizm Sertifikası Programı uygulaması başlatılmıştır. https://tga.gov.tr/
Bu öngörüye göre, ekonomik alanda daralmanın getireceği olumsuz etkilerin en başında gelir azalmasının neticesi ile birlikte konusunda eğitimli ve deneyimli istihdamın farklı sektörlere kayması kaçınılmaz olacaktır. Ancak gözardı etmemiz gereken en önemli konu Covid 19 gibi dünyayı etkisine alan salgınların ve krizlerin yönetimini ancak hizmet kalitesi ile aşmak mümkün olabilir. Bu nedenle deneyimli ve eğitimli olan istihdamın korunmasında etkin önlemlerin alınması sektör için oldukça önemlidir.. Covid 19 olumlu ve olumsuz muhtemel bir çok etkilerini gösterecektir. Bunun beraberinde bir çok yenilik ve gelişime de yön vereceği kaçınılmaz olacaktır.
Koronavirüs sonrası turizm sektöründe tam bir izolasyon dönemi ve yüksek oranda digital çağa geçileceğini söylememiz mümkün. Bununla beraber yeni ürünlerin geliştirilmesi, sürdürebilir odaklı segmentler açısından önemli olacaktır.( Kırsal,doğa,sağlık) Temassız iletişim ve hizmet dönemini sağlamak için tesislerin yatırıma gitmeleri gerekmekte. Ekonomik anlamda zorlu bir süreç geçirilse de yenilenmeyi en erken gerçekleştiren şirketler süreçden daha hızlı çıkabileceklerdir.
Aktif olarak turistlerin seyahatlerinde yaşayabilecekleri olası ulaşım problemleri, güvenli seyahatin ve güvenli hijyen kuralları konusunda yaşanan hassasiyet yerleşik turizme karşı bir mesafeye yol açmakta; kişilerin tatil taleplerinde değişime yol açabilmektedir. Yerleşik bir tatil anlayışından ziyade karavan seyahatleri ve kamp alanlarına ilgi artmakta, özel olarak tutulan evlerde talep patlaması yaşanmaktadır. Kalabalık turlardan ziyade butik turlar fikir olarak daha sıcak gelmekte, sosyal mesafe ile birlikte güvenli alan yaratacak daha izole tatil fikirlerine sıcak bakıldığı açıkça görülmektedir.
Sonuç olarak öngöremediğimiz bu sürece rağmen, insanoğlu yeni coğrafyalarda uyanmak, dünyayı keşfetmek arzusundan vazgeçmeyecektir. Keşfetmek insanın geleceğe umudunu, sevincini, özgürlüğünü ayakta tutan en değerli tutkusu olduğuna inanıyorum. Hava gibi, su gibi.
Yeni dünya düzeni “güvenin” herşey olduğunu anlatacak bizlere. Yaşamın değişik tadına ve lüksün tanımındaki değişimine tanıklık edeceğiz. Belki bir değişim algısı saracak dünyayı. Hayat devam ediyor ve bir gün bugünler de geçecek ama biz artık dünden daha güzel yarınların hayali için çok çalışacağız. Büyük işletmelerde yeni hayatın düzenine göre konseptlerinde değişimler yaparak sektöre öncülük edeceklerdir.”